29 Kasım 2011 Salı

zaptedilemez bir sarhoş
ve
çok tehlikeli bir aşık

.......

20 Kasım 2011 Pazar

Güvenilmezliğin Manifestosu....

Sanırım ben sana yalan söylemedim ve seni hiç himseyle aldatmadım buna kendim de dahilim. Sanırım seni telefonun diğer ucunda ağlamaktan gözlerinin şiştiği bir halde de bırakmadım. Karanlık bir sokakta sen acizken terketmedim seni.Bana sarılmak istediğinde sırtımı da dönmedim. Senin olduğun mekanlara kıskanacağını ve üzüleceğini bilerek başka kadınlarla gelmedim. Tokat atmadım sana. Küfretmedim. Zaten zor hayatı sana daha da zor kılmadım.. Senin hayallerini yıkmayıp, gülümsemeni soldurmadım, seni kendimden nefret ettirtmedim. Sana söz verdim ve tuttum...
şimdi..
içkimi içiyorum sigaramı üflüyorum? Barda çalıştığım için geceleri başıma ne geleceği belirsiz mi? bir sürü kadın askıntımı oluyor. alkollüyken biriyle gidermiyim? unuturmuyum bir gün seni çok içtiğimde..silinir misin benden kafam dumanlıyken...

ben güvenilmez bir erkek olarak sana hiç yalan söylemedim...

15 Kasım 2011 Salı

Tarifsiz halinde..

Karga da bir salı,
Öğleden sonrası...
Bir avucumuz,
Bir nedenle bir şeylere
Suskun - hayır üzgün değil.
Yağmur dışarıda ıslatmıyor,
İçimizi soğutuyor,
İçeride- şömine alevi mahzun.
Her an ve her hangi bir şeye
Kahkaha patlatmaya hazır,
Gemi tren otobüs ve araba
Bekler gibi...
Zaman dolduruyoruz...
Gözlerimiz benim bilmediğim bir
Parlaklıkta.
Bekliyor olmanın,
Tarifsiz halinde....

14 Kasım 2011 Pazartesi

c.e.................

Ben bugün senin bana çalıştığını söylediğin ama benim gitmekte geç kaldığım yere gittim. İstiklalde camiinin arka sokağının köşesinde idim. Tadilat bok püsür bitki çayı beş lira vesaire... Göz bebeklerim büyüdü. Cebimde elim tuttuğu sözü, daha sıkı tuttu. Tam karşımda gece hayatı ile röpörtaj yapan bir kameraman ve mikrafon soru soran kız ile, üç delikanlı vardı. Delikanlı soru ne bilmiyorum ama doğru cevap vermiş olacak ki bişiler kazandı.. fakat ben sana tuttuğum sözü kaybettim.. Ellerim cebimde gevşedi.. Bir diş agrısı başladı, bacaklarım çok ağrıdı... İstiklal caddesinin sonsuzluğunun bir anda bitivermesi. Sonsuzluğa da bir anda bitmek mana kazandırır.... Şimdi bir söz var cebimde, önceden tuttuğum...

Düş neredesin? Gökyüzü maviye döndü mü ?
c.e

ve ben sonra gittim bıyık çizdim...

6 Kasım 2011 Pazar

ezgiye mektup no:2

içimden ne geliyorsa o...
bence sen bir şeyler deniyorsun. hayatındaki gidişatını bir şeylerle değiştirmeye çalışıyorsun. zamanlamanın tutmaması bundan. tabi bu sadece bence, bence olduğu için bencilce de. ama başkalarını düşünmenin yolu kendini düşünmekten geçer. şimdi söyle, ben ne yapayım. önce beni kendinle birlikte tatlı düşler kurmaya çektin ve ilginç kurduk da.. sonra benimle konuştun konuştun konuştuk ne koku vardı ne ten ama konuştuk. bu gün biri bana aşık oldun mu nasılsın diye sordu. sonra da kedisini besleyeceğini söyleyip benden ayrılıp gitti ve başka bir barda bira içti. şu anda tüm arkadaşlarım dışarıda bira içiyorlar. önce çalıştığım mekanda içtiler, hemde hepsi ama hiç biri giderken beni görmeye çalışıp hoşçakal demedi. söyle bana ben mi çok abartıyorum? şimdi yanında değilim çünkü sen hayatında bir şeyler deniyorsun. benim gibi sana baskı yapacak biri seni yanlışa sürükleyebilir. ama benim gibi biri o yanlışta seninle yanmaya razı da olabilir. şimdi acaba anladınmı ben neden aşık olamıyorum ve aynı zamanda aşığım.. geçmişimde ya da nostaljimde her ne olduysa ve ben her ne kadar düzeltmeğe çalıştıysam da olmadı çünkü onların hep evlerinde beslemeleri gerektikleri bir kedileri oldu ve ben her geçen de daha da yalnız oldum...
sevgili ezgi tatı rüyalar sana...mutlu geceler.