15 Temmuz 2011 Cuma

yapabilecek miyim? Bilmiyorum... bir saat var adı eşref, ha geldi... ha gelecek.

6 Temmuz 2011 Çarşamba

o yataktan çıkmayalı...

yeni yeni kafaların bambaşka dünyası, içilen içkilerin insanları baygınlaştırmalar, kısa kumaştan don gözüktürmeleri ve o sabah aşık perdeden eve güneş girmesi....

sol kolunu kaldırıp gözünün üstüne attı. bir miktar böyle vakit geçirip, karıncalanan kolunu tekrar kaldırdı. zira kolu karıncalandığından bunu bir kıpırdatma değil daha çok bir silkinme hatta fırlatmaydı. fırlatılan kol ileri değil yukarı doğru gitmişti, gittiği gibi de havada bir durup aynı bir yılanın yukarı kalkması gibi ya da bir yunus suda arka yüzgeci üzerinde durması gibi. Bu bir kaç saniye hızla sona ererken havadaki yüz tam yüzüne düşmüştü. Lak diye yüzünen inen elinin şiddeti ile bir yandan küfreder bir yandan can acısına
üzülür fırladı yataktan. Sağ elindeki otostop parmağı ile işaret parmağı bir araya gelmiş gözünü ovuçturuyor uzaktan görüntüsü tek kolu arkada destek sanki bir ressam boz veriyor da ressam resmi yaparken gözüne boya şıçratmış onu temirlerken sinirleniyor gibiydi. bu görüntüsü parmakları gözünde olmasa ve resmi gerçekten yapılıyorsa inanın bir baş yapıt bir kilometre taşı olabilirdi...

yatakta en sonunda sakinleşip etraflıca küfürleri mırıldanır gibi eder oldu. perdeleri gördü, gördüğü perdelerin açık kalmış tarafından ve daha doğrusu taraflarından yansıyan, yansımadan ziyade nişanlanan ışık çizgilerini gördü. ofladı pufladı yedi dağı arkası ile devirdi, yaradışıla hadi olmadı evrimleşmeye bir kısım lanetler indirdi. üstündeki pikeyi kaldırdı. doğruldu ayağa kalktı iki üç adım atıp koluyla eline uzatıp perdeyi örttü, döndü yatağına yattı pikesini çevirdi... yatağında iki yastık vardı, birine başını koyuyor birine sarılıyordu bu aslında sarılıp başına omzunu koymuş çimenlerde uzanan çiftler yansıması vardı.. sarıldı yastığına, titredi bir. gözleri açılır gibi oldu. sımsıkı kapattı gözlerini, biraz daha sarıldı yastığa, kafasını biraz daha gömdü hatun karnına. sımsıcak poğaça gibi... gözünden bir damla yaş kaydı sonra, kasılan gözlerinin altındaki morluklar ala, o yataktan çıkmayalı sanki bir ay olmuş gibi...

......

2 Temmuz 2011 Cumartesi

biz hangi ara böyle olduk?

Ve işte şimdi, bir eli bıçaklı
Savurdu elindekini özgürlüğüme...
Ve şimdi bir eli ağzında şişesi
Düştü... düştü şimdi...
Yan sokağımız kilise,
öte yanımız minare
ne gerek vardı ki
böylesine.
İçimde hep bir geç kalmışlık duygusu
İçimde hep bir mıstık dur düşündüğün gibi değil durumu.
Eli bıçaklı sopalı dili küfürlü sigaralı
sanki değil mi bizim kardeşimiz.
okulda yanımızda oturan,
birlikte sigaraya başladığımız...
aynı duvara birlikte oturup
aynı pornoyu izlediğimiz.
mahalle maçında omuz omuza
bilek güreşinde karşı karşıya
ama hep cancana idik
şimdi ne oldu da
sen beni bıçaklar oldun,
sen beni bıçaklar oldun da buna
göz yuman kim oldu..?
biz hangi ara böyle olduk?